League of Legends karakterlerinin hikayelerini incelediğimiz serimizin bugünkü konuğu “Freljord’un Yüreği – Braum”.
Seride B harfinin son karakteri olan Braum, Freljord için bir halk kahramanı durumunda. Bir bakıma “iyilerin dostu kötülerin düşmanı” konseptinin LoL’e uyarlaması da diyebiliriz.
Küçükken bile şimdiki gibi kaslı ve heybetli olan Braum, annesi tarafından sürekli olarak tembihleniyordu. Bu tembihlerin amacı ise Braum’un bu fiziksel gücünü kötüye kullanmaması içindi.
Şefkatli anne
Braum çocukken bir gün buz devleri komşu bir kabileyi yıkıp geçmişti. Annesi ise her ne kadar o kabile kendi kabilelerine zamanında zarar vermiş olsa da hepsine bir bir yardım etti. Küçük çocuk ilk başta annesinin neden düşmanlarına yardım ettiğini anlayamıyordu ama sonradan annesinin yardım ettiği kabile, kendilerinin çok büyük bir müttefiği oldu. Braum’u asıl etkileyen şey, annesinin Freljord’un bütün bir aile olduğunu söylemesiydi. Rakip kabilenin sonradan müttefik olması da Braum’un tüm Freljord’u bir araya toplama yemini etmesinde büyük bir etken oldu.
Yardım edilecek daha çok insan
Sonradan Buzdoğan olduğunu anlayan Braum, inanılmaz bir dayanıklılığa sahipti. Bu özelliklerini iyiye kullanıyordu ve her yardıma ihtiyacı olana yardım ediyordu. Böylece de bölgenin efsanevi bir kahramanı olmuştu, adeta ikonikleşmişti. Çok uzun zamandır o bölgeye hizmet ettikten sonra yardım edilecek daha fazla insanın olduğuna inanarak bulunduğu yeri terk etmeye karar verdi.
Gittiği her yere iyilik ve yardım götüren Braum, ardından bir sürü efsane ve masal bırakıyordu. Mesela bu efsanelerden biri onun tek bir gecede devasa bir ormandaki ağaçların hepsini sadece elleriyle kesmesi hakkında, bir diğeriyse volkanik patlama sırasında koca bir çiftliği kurtarmak için onu bir tepeye taşıması hakkındaydı. Elbette Braum kadar onun yanından hiç ayırmadığı koç başlı kapı hakkında da türlü türlü şeyler uyduruluyordu.
Bi’ garip dostluk
Braum kısa bir süre sonra kutsal bölge Rakelstake’e gitti. Buraya Avarosa’nın yeniden doğmuş hali olduğuna inanılan Ashe’i görmek için bir sürü kabile geliyordu, onu dinliyordu. Burada ayrıca Braum, sonradan yakın dost olacağı Tryndamere ile karşılaştı. Gözü dönmüş adam kendisini Ashe’e kanıtlamak için önüne gelen herkesi dövüyordu. Düellolardan birinde yine her zamanki gibi galip gelmesine rağmen karşısındaki rakibini öldürmeye kalkmıştı. Bunu gören Braum bir an bile düşünmeden Tryndamere’in kılıcına kalkanını doğrulttu ve adamı kurtardı. Barbarın öfkesi geçtiğinde ise nasıl olduysa Braum bu acımasız savaşçıyla yakınlaştı ve birlikte gülüp eğlenmeye başladılar.
Braum, acımasız Freljord soğuğunda hayatta kalabilen herkesi kardeş olarak görüyor ve bir kabilenin tarafını tutmuyor. Fakat Ashe’i, aynı kendisi gibi Freljord’u birleştirebilecek bir güç olarak görüyor.