Röportaj

5Mid Özel: Galakticos üst koridoru Rare röportajı

Lige harika bir başlangıç yapıp herkesi yanıltmayı başardılar ancak devamı gelmedi. Biz de hem bir durum değerlendirmesi yapmak, hem de kendisini daha yakından tanımak için Galakticos üst koridor oyuncusu Taner “Rare” Levendoğlu ile her konudan konuştuğumuz bir röportaj gerçekleştirdik.

İstersen röportaja seni yalnızca Rare ismiyle tanıyanlar için ufak bir özet geçerek başlayalım. Kısaca kendinden bahsedebilir misin?

Selamlar. Ben Taner Levendoğlu. 19 yaşındayım. Aslında Amerika’da doğdum ancak Ankara’da büyüdüm. Profesyonel esporcu olana kadar da Ankara’da yaşadım. Daha sonra İstanbul’a geldim.

O zaman hoş geldin deyip League of Legends hikayenle devam edelim. Oyuna ne zaman başladın, profesyonelliğe giden yolda karşına neler çıktı?

Oyuna 2012 yılında başladım. Haliyle ilk başta profesyonel olmak gibi bir niyetim yoktu, oyunu popüler olduğu için oynuyordum. Sonra Türkiye sunucusunda Şampiyonluk Aşaması’na yükseldim. Öyle olunca Ankara’dan benim seviyemdeki oyuncular ile arkadaş olmaya başladım, beni Haftalık Kafe Turnuvalarına çağırdılar. Bu oluşum bir süre sonra NumberOne Esports’a dönüştü. 2015 Şampiyonluk Ligi Elemelerinde grubumuzdan birinci çıkmamızla beraber de profesyonel hayatım başlamış oldu. Tabii turnuva tablosunda şansın bizden yana olduğunu da söylemem gerek. (Gülüyor)

Ama seni 2015’te sahnede göremedik. Acaba takım ile bir anlaşmazlık mı yaşadın?

Aslında hayır. Lige çıktıktan sonra Dark Passage’ın akademi takımı Dark Passage White ile anlaştım. Ancak Amerika doğumlu ve çift vatandaş olduğum için bazı sorunlar yaşadım. Türkiye’de yaşayan bir velim olmadığı için Türk kimliğimi yenileyemiyordum, dolayısıyla 18 yaşına gelip kendim halletmek için bir seneyi antrenman ile geçirdim. 18 yaşıma girdikten 1 ay sonra da Crew Esports ile anlaştım ve Şampiyonluk Ligi’nde oynamaya başladım. Bildiğiniz üzere oradan da Galakticos’a geçtim.

Peki Şampiyonluk Ligi’yle alakalı konuşmadan önce kişisel son bir soru sorayım. Yurtdışında oynamayı düşünen Türk oyuncuların en büyük problemi yabancı kontenjanı diyebiliriz. Tabii makro oyun bilgisinden sonra… Genelde takımlar bu haklarını Koreliler için kullanmayı tercih ediyor. Sen Amerika vatandaşlığını NA LCS ya da NA akademi liginde değerlendirmeyi düşünür müydün?

Evet bununla ilgili bir planım var. Önümüzdeki mevsim kariyerim ne yöne gidecek henüz belli değil ancak Türkiye Büyük Finali’nden sonra Amerika’ya babamın yanına gidip NA tekli derecelisinde challanger olmayı deneyeceğim. Bu esnada bir çevre edinebilirsem de akademi takımlarından birinde oynamayı çok isterim. Tabii ki bu sırada Türkiye’den alacağım teklifleri de değerlendireceğim.

İyi şanslar diliyorum şimdiden. Konuyu Şampiyonluk Ligi’ne çevirmek gerekirse, ligimizdeki Güney Koreli furyası hakkındaki düşüncelerin neler?

Koreli oyuncular ligin kalitesini yukarıya çekiyor. Aslında Galakticos olarak lige Koreli oyuncular ile başlamak gibi bir planımız vardı ama vazgeçtik. Sonra baktık ki bütün takımlar Korelilerle anlaşmış sadece bizde yok. Ligin ortalarında doğru Koreli oyuncularla anlaştık ama galiba biraz geç oldu. (Gülüyor)

Sence üst koridorda yıllardır bayrakları asmamızın sebebi ne?

Bence Türkiye’de büyük bir orta koridor ve ormancı eksikliği var. Yetenekli Türk alt koridor oyuncuları takımların açıklarını kapatabiliyor ancak bahsettiğim koridorlarda dışarıya yönelmek zorunda kalınıyor. Bu koridorlar oyun taşıma potansiyeli olan koridorlar. Üst koridor zaten hep aynı. Yıllardır aynı insanlarla “selamın aleyküm kardeş naber ya?” diyerek koridor aşamasına başlıyoruz. (Gülüyor)

Madem üst koridorda pek bir ayrım yok genel olarak sorayım, sence ligimizin en iyi Türk ve yabancı oyuncuları kimler?

Şu anda en iyi Türk oyuncu Zeitnot diyebilirim, yabancı kısmında ise Cepted ve GBM arasındayım.

Gelelim Galakticos’a. Takıma yeni dahil olan Chosenn’ı saymazsak ligden düşene kadar üç ormancı değiştirdiniz. Sorun gerçekten ormancılarda mıydı, içlerinden hangisiyle daha iyi anlaştın?

Stylee ve Viking ile uyumu yakalayamadık, o yüzden sorunun ormancı olduğunu düşündük. Neo ise içlerinden en iyisiydi ama takım olarak bir kere dağıldıktan sonra toparlanamadık.

Aslında sen takımda ayakta kalan tek oyuncu olarak görünüyordun. Takımın en iyisi konumundayken ligden düşmenin kariyerini kötü etkileyeceğini düşünüyor musun?

Tabii ki ligden düşmek her oyuncuyu üzer. Takımda iyi görünsem bile bu bir takım oyunu. Eğer düştüysek takımdaki herkesin bunda payı olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında ligden düşmenin dünyanın sonu olduğunu da düşünmüyorum. Sonuçta tekrar çıkılabiliyor.

Peki güzel günlere dönmek gerekirse, ilk 2 maç her şey iyi gitmişti sonra 23 maçlık bir yenilgi serisi başladı. Sebebini neye bağlıyorsun.?

İlk iki maça o kadar hazırlandık ki, ligin 9 hafta olduğunu unuttuk. (Gülüyor) Şaka bir yana ilk hafta sergilediğimiz iyi performans bizim için sürpriz değildi. Karma ve Nasus seçimleriyle en az birer galibiyet alacağımızı tahmin ediyorduk çünkü rakiplerimizin buna hazırlıklı olmadığını düşünüyorduk. Sonra oyunumuz geriye gitti ve galibiyetlere devam edemedik.

Galakticos’un başarısız oluşu ile ilgili makro oyun ve bireysel mekanik yetersizlikler şeklinde özetleyebileceğimiz iki görüş var. Sen bunlara katılıyor musun?

Ligimizde her oyuncunun belirli bir seviyenin üstünde olduğunu düşünüyorum. O yüzden bana göre tek ve en önemli şey makro oyun. Zaten ilk iki maçı da makro oyunu iyi oynadığımız için kazanmıştık. Örneğin benim bir sonraki maçta Nasus ile aldığım dörtte dört maçı bize getirmedi.

Galakticos’ta oyun içi bir kötü özelliği değiştirecek olsan bu hangisi olurdu?

Bence öne geçtiğimizde oyunu kapatma konusunda kendimizi geliştirebilseydik işler farklı olabilirdi. Birçok oyunda erken oyunu kazanmamıza rağmen avantajı elimizde tutamadık.

İzninle Leaguıe of Legends muhabbetini bitirip kişisel birkaç soruyla röportajın sonuna doğru yaklaşıyorum. LoL dışında oynadığın oyunlar neler ve günlük hayatında oyun oynamak dışında neler yapıyorsun?

Aslında günde en az 8 saat tekli dereceli oynamaya çalıştığım için başka bir oyuna vakit olmuyor. LoL’den önce World of Warcraft oynardım. Şimdi ise ara ara Hearthstone ve Europa Universalis IV oynuyorum. Hatta EU4’ü Şampiyonluk Ligi’nden arkadaşlar ile oynuyoruz.

Peki oyun dışında?

Ne yalan söyleyeyim benim en sevdiğim şey yemek yemek. Bunun aksine spor yapmayı da seviyorum. Aslında bu ikisi kulağa bayağı uyumsuz geliyor ama spor yapmayı hobim haline getirmemiş ve 10 kere diyet yapmamış olsaydım kesin 200 kilo olurdum. (Gülüyor)

Dizi-film konusunda ne âlemdesin?

Aylardır televizyon izlemiyorum diyebilirim ama eski çağ ve süper kahraman temalı yabancı dizileri takip ediyorum.

İçinde bir geek yattığını hissetmiştim!

900’lü yıllarda bir Viking savaşçısı ya da 1600’lerde bir korsan olabilirdim ama 2018 yılında LoL’cü oldum, yapacak bir şey yok. (Gülmüyor…)

Olsun Taner, bu sayede biz de seni tanımış olduk. Görüşlerini paylaştığın için çok teşekkürler. Kalan haftalarda ve lig sonrası transfer döneminde başarılar dileriz. 

1 Comment

  • uğur 30 Mart 2018

    güzel röportaj olmuş keşke maro maniacs’a transfer olsada onu ligde yine görebilsek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir